GRAFİKER Mİ? GRAFİK TASARIMCI MI?

Grafiker, tıpkı spiker (speak-er/ konuşmacı) gibi, teach-er (öğret-ici), play-er (oyun-cu), mechanik-er (mekanikçi, makinacı) gibi grafik yapan, grafik sanatı yapan kişi demektir.

Ama almanca bir kelimedir. Nasıl ki tiff (-çukur) druck(-baskı/matbaa) demekse ve tiffdruck çukur baskı (Fransızcada gravür demektir) kelimesi Almancadan gelmişse, grafiker kelimesi de İngilizlerin bilmediği, İngiliz ve Amerikalıların graphic designer dedikleri kelimedir ve ingilizcede graphicker diye bir söz yoktur.

Dolayısı ile tıpkı mersi kelimesi nasıl ki bizde "ay çok mersi" deyimi artık Türkçe gibi kullanılıyorsa (ki mersi de Fransızcadan gelmiş bir kelimedir), zaman zaman grafiker de tasarım bilmeyen mac operatörü manasında kullanılmaktadır. Yanlış olarak yerleşmiştir.

Tıpkı Farsçada gün kelimesinin "şembe" kelimesi olduğu gibi. Tavla oynayanlar bilirler cahar denilince dört, penç denilince beş anlaşılır. şeş ise altı demektir Farsçada. Türkçede şeşi beş görmek 6yı 5 görmek demektir, ama şeşi penç görmek denmemiştir. Çünkü komiklik ve kafiye olsun diye bir Farsça bir Türkçe iki kelime özellikle yan yana getirilmiştir.

Mesela perşembe kelimesi de penç-i şembe, yani beşinci gün, çarşamba ise cahar-ı şembe şeklindedir. 4üncü gün demektir.

Demek istiyoruz ki, kimi Farsça, kimi Kürtçe, kimi Arapça (mesela Allah kelimesi), kimi Fransızca kelimeler Osmanlı döneminde dilimize girmiş ve Türkçeleşmiştir.

Bu nedenle saf Türkçe ancak orta Asya'da mevcuttur ve bu yüzden Atatürk güneş dil teorisinden vazgeçmiş, dilimizi olabildiği kadar temizlemeye fazlasını da zorlamamaya karar vermiştir.

Yani aşırı öz Türkçe kabak tadı vermiş, hostese gök konutsal avrat gibi şaka yollu deyimlerle öz Türkçe karşılık üretilmiştir.

Mesela televizyon kelimesi Almancada fernsehe (fern=uzak, sehen=görmek) gibi uzak görüm manasında bir kelimedir. Tıpkı İngilizcedeki tele-vision (uzak-görünüm) gibi.

Osmanlının son zamanlarında (Liman Von Sanders Paşa vs örneklerinde olduğu gibi) Alman etkisi ile, Türkler; Alman sanayisi ve kültürü ile tanıştı. Hatta Atatürk ve cumhuriyetin ilanı ile bir taraftan mösyö, monşer, mersi gibi Fransız sosyetesinin dil hakimiyeti ve özentisi sürerken, bir taraftan da Hitlerden kaçan alman bilim ve sanat adamlarının Türkiye'de misafir edilmeleri nedeniyle alman okulları ve alman kültürü de Türkiye'ye girdi..

İşte bu sıralarda Osman Hamdi beyin müdürlük yaptığı Fransız etkisinde olan mekteb-i sanayi-i nefise (güzel-nefis- sanatlar sanayisi mektebi) Paris ekolünü ve Avrupa ressamlar stilini öğretirken, 1957 yılında tatbiki güzel sanatlar mektebi ( uygulamalı güzel sanatlar mektebi) açıldı. Bu okul Alman endüstrisinin ihtiyacı olan daha teknik sanatkarları ve sanatçıları yetiştiriyordu.

Fransız ekolü sanat sanat içindir derken, Alman ekolü sanat toplum içindir diyordu.

Işte grafıker kelimesi almanca olduğu için buradan peydah oldu ve mac operatörü ile, uygulamacı grafiker ile alakası yoktur.

Grafiker uygulamacı grafikerdir, mac operatörüdür ifadesi yanlıştır, tasarımcı grafiker sade grafikerden üstündür sanısı ise sadece sanıdır, doğru değildir.

Grafiker kelimesi gerçekte Amerikancadan tercüme edilmiş olan grafik tasarımcı demenin Almanca şeklidir.

Grafikeri, tasarımcı grafikerin altında görenler bilerek veya bilmeden bir çarpıtmaya alet olmaktadırlar.

Böyle sananlar kurnaz Türk patronlarının kandırmacalarına inanmaktadırlar.

Bu patronlar daha az maaş vermek için mac operatörlerini siz grafikersiniz, diye aldatıp gaza getirerek, adeta eczacı kalfasına eczacı kimliği vererek, veya hemşireye doktor süsü vererek hem müşterilerini hem de bu çalıştırdıkları personeli aldatmaktadırlar. Çünkü grafik tasarımcı deseler işin içine yapmadıkları tasarım girecek. Veya müşteriye yaptırdıkları tasarım girecek. Uygulamacı grafiker de diyemezler, işi küçümsemiş olurlar, o nedenle her manaya çekilecek grafiker demekteler ve sıyrılmaktalar.

Zavallı müşteriler de tasarımcıya tasarım tarif ettiklerini sanarak egolarını tatmin etmektedir. Tasarım parası ödememektedir, çünkü tasarımı kendilerinin yaptığına inanmaktadır... Bilgisayarı kullanan aslında operatör olduğunu hissetmekte ama duruma razı olmaktadır... Kendisini operatör diye görse bile, hem patronu hem de müşterisi tarafından grafik tasarımcı diye görülmesi onu gizliden mutlu etmektedir. İşte bu ortama en uygun kelime grafiker kelimesi cuk oturmuştur. Adeta bir kurtarıcı gibi imdada yetişmiştir.

Bu arada ucuzlayan gerçek grafik tasarımcının mesleği ve emeği olmaktadır.

İşte bunu hisseden tasarımcılar veya ajans sahipleri tasarımcı grafiker, grafik tasarımcı, yaratıcı grafiker gibi terimleri öne çıkartarak uygulamacı grafiker veya mac operatörünü kastetmediklerini inceden hissettirmektedirler.

Graphic designer olan İngilizce kelime ise 1950'lerden sonra yayılan amerikan modası ile dilimize girmiş bir kelimedir. Yukarıdaki kasıtlı nedenlerin dışında da kasıtsız olarak halkımız kısa olduğu için grafik dizayneri (tasarımcısı) yerine grafiker kelimesini tercih etmektedir.

Almanya'da grafikerin kartvizitinde diplomalı grafiker yazar. Tıpkı doktor diploma numarası gibidir.

Diplomalı grafikerler çok daha yüksek maaş alır veya müşteriler diplomalı diplomasız ayrımını bilerek tercih ederler.

Türkiye'de üniversitelerin grafik sanatlar bölümleri, veya devlet veya grafiker örgütleri bu konudaki kargaşayı neden görmezden gelir, bilinmez.

Herkes kendine bir sıfat yakıştırır, kimse nerden aldın diye sormaz.

Adam 10 program bilir, ders verir ama tasarım bilmez, kendine grafik tasarımcı der, millet de kabul eder. Üstelik üniversiteden bir kimse çıkıp da yahu sen grafik tasarım programı eğitmenisin, tasarımcı değilsin demez.

Sahi art direktör sertifikası nereden verilir?

Saygılarımla.

Faruk ÇAĞLA