Hz. Muhammed Karikatürleri ve Batı Kültürü

 

Don Kişot' un sorularına verdiğim yanıtların 3cü bölümünde karikatür ve ideoloji konusuna değinmiştim ve her sanat dalının hakim ideoloji tarafından şu yada bu şekilde yönlendirildiğini belirtmiştim. Türkiye devletinin belirgin bir sanat politikası olmadığından ama sanatın dostu da olmadığından dem vurmuştum. Türkiye sanatının dışarıyla ilişkili olup halkı uyutucu amaç taşıyıp taşımadığını sorgulamıştım.

 

Şimdi Avrupa'nın ve Batı'nın sanatının da hakim ve yaygın olan, gündemde  bulunan ideolojileri tarafından, açık veya gizli güç odaklarınca belirlendiğini, şifrelendirildiğini, kodlandırıldığını ve sistematik planlar şeklinde aşamalı olarak uygulamaya sokulacağını iddia ediyorum.


Diyorum ki ;  Batının derin devlet ideolojisi Emevi ve Abbasileri İspanyadan ve Avrupa'dan  kovdu.

Osmanlıları da Avrupa'dan kovdu... Türkiye'ye de misak'ı milli sınırları içinde rahat vermedi ve vermeyecek.

Batı, batıdan doğuya doğru Müslümanların coğrafi yaşama alanlarını daralttı...
Müslümanların hayat kalitesini ve yaşama konforunu düşürdü.
Onları her alanda geriliğe, yoksulluğa ve ilkelliğe, hatta açlığa ve sefalete mahkum etti...

Gerektiğinde onları acımasızca kullandı, komunizme karşı besledi, geliştirdi ve işine gelen, çıkarına uygun müslüman tipini geliştirdi.... Gerektiğinde komunizme karşı fundementalist veya köktendinci, gerektiğinde emperyalizme karşı ılımlı İslam modellerini üretti.

Sonra da onları cahil, yoksul, ilkel ve geri diye itham etti, eleştirdi...

Şimdi de onların gereksiz, değersiz olduğuna inanıyor... Dinler arası diyalog diyerek batıya boyun eğenleri boyunduruğu ve hegemonyasına almayı, medeniyetler çatışması diyerek boyunduruğa girmeyenleri yok etmeyi hedefliyor... Ayrıca medeniyet diye kendisini, çatışma çıkaranlar olarak da Müslümanları kastediyor.

 

Yani boyun eğecekleri iflah ve ıslah edecek, iflah olmayacakları itlaf ve telef edecek.(Bakınız Globalizm ve Büyük Ortadoğu Projesi).

Hani Kurt gözüne kestirdiği kuzuyu yemek için bahane arıyormuş. Dereden su içerken kuzuya demiş ki, benim su içtiğim dereden su içiyorsun, suyumu kirletiyorsun, seni yiyeceğim... Kuzu demiş ki, senin su içtiğin taraf derenin yukarısında, ben aşağıdan su içiyorum. Ben senin suyunu değil, sen benim suyumu kirletiyorsun... Kurt demiş ki olsun, ben seni yine de yiyeceğim...

 

Yani uysa da uymasa da.

Diyor ki, Irak'ta kimyasal silah varsa da gireceğim yoksa da...
İran nükleer bomba yapsa da gireceğim yapmasa da...

Hz. Muhammed'i öyle de çizeceğim böyle de... diyor.

Çünkü ben medeniyim sen değilsin. Mekke'den Medine'ye göç etmek yetmiyor medeni olmak için, demek istiyor bu tek dişi veya üç dişi kalmış canavar.

 

İşte muasır medeniyet seviyesini yakalayamazsan ve hatta onun üstüne de çıkamazsan, senin üstüne çıkmak için bin bir bahane bulur bu haksız ve güçlü medeniyetler.(Bakınız Atatürk ne demiş?)

Haklı olmak yetmiyor, demek ki güçlü olmak da gerekiyor...
Haksız fakat güçlüye zalim, haklı fakat güçsüze de mazlum deniyormuş...(Bakınız doğu'nun mazlum milletleri).

Haklı fakat güçlüye de adil deniyor... Bu Adil adlı zatın nerede bulunduğunu bilen var mı?
Bir zamanlar Adil Düzen vardı, duydum ki onun öğrencileri Türkiye'de saadeti, fazileti ve refahı gerçekleştirmişler ve hatta tüm dünyaya taşımışlar. Bu doğru mu?

Faruk Çağla

13 Nisan 2006