ATTİLA İLHAN İLE BİR ANI.

 

Yıl 1982 veya 83 idi. Sanat Olayı diye bir dergi yayınlanıyordu o zamanlar Cağaloğlu'nda. Elimde baston, o dergiye zaman zaman gider gelirdim. Rahmetli Abdi İpekçi'nin kızı da o dergide yöneticiydi.Derginin genel yayın yönetmeni Ülkü Karaosmanoğlu adında bir bayandı.

 

Benden tam sayfa basılmak üzere karikatür isterlerdi, hayret para da öderlerdi.

 

Çünkü derginin yayın danışmanı Attila İlhan'dı.

 

Onu Sanat Olayı'nda seyrek görürdüm.Benim dergiye geldiğim günlerde tesadüfen karşılaştığımız bir gün ona sakat ayağımın tedavisi için Avrupa'ya gideceğimi, Almanya'ya gitmeyi düşündüğümü ve hangi ülkeye gitmemi tavsiye edeceğini sormuştum. Fransızca bilip bilmediğimi sordu, belki de Fransa'yı önerecekti.İngilizce bildiğimi söyleyince,

-Avrupa'nın en demokratik ülkesi Hollanda'dır. Dilleri de Almanca ile İngilizce' nin karışımı tuhaf bir dildir. Oraya git.- dedi.

 

Kader beni Almanya'ya sürükledi. İki sene içinde ameliyat olup, dikişleri bile aldırmadan, tekerlekli sandalyede yurda döndüm. Almanya'da Türkler çoktur, diye Almanya'ya gitmiştim.

 

Bir gün çizdiğim bir karikatürü Ülkü Karaosmanoğlu anlamakta güçlük çekti.Ne anlatmak istiyorsunuz burada? deyiverdi. Attila İlhan yanımızdaydı, konuya hemen el koydu. Bak dedi, bu tüfekli adam sanat avcısı. Koltuğunda kitap olan da belli ki, yazar çizer birisi. Duvardaki asılı duranlar da ressamın, yazarın kesik elleri. Sanatçıyı düşürdükleri tuzağı anlatıyor.

 

Anında bu açıklamayı yapan VE nurlu yaşamı boyunca BU TUZAKLARA ASLA DÜŞMEYEN büyük ustanın ellerini hemen oracıkta öpmek gelmişti içimden ama yapmamıştım. Şimdi pişmanım. Ellerinden öperim hocam.Yeni mekanında kabul buyur.

 

Dip dalganın bir damlası olabilirsek ne mutlu.

 

Faruk Çağla

09 Ocak 2006